BİBERLERİM


BİBERLERİM

Bugün çok güzel bir hava var. Bahardan kalma bir gün derler ya işte bugün o gün. Hava çok güzel. Bahçedeki arnavut ve cin biberlerimi topladım. Çok acı oldukları için aslında eldiven takıp öyle çalışmam
lazım; ama eldivenlerle çalışamıyorum. Ellerim sanki hissizmiş gibi geliyor bana, hiçbir şey anlamıyorum. Onun için ben de eldiven kullanmıyorum ve tabi acısına da dayanacağım.


Biz her yıl kırmızı pul biberimizi bahçemizden yaparız. Arnavut ve cin biberlerimiz tam kızardıktan sonra onları toplarız ve bir kaç gün güneşte iyice kuruturuz. Sonra robottan geçirerek çok ince olmasını sağlarız. Büyük tepsilere serip tekrar güneşe atarız ve iyice kuruduktan sonra cam kavanozlara doldururuz ve bir yıl boyunca

bu biberi kullanırız.

Aslında biz Karadenizliyiz öyle fazla acıya düşkün değiliz ama ben ve ailem acıyı kullanıyoruz. Genellikle yemeklerde, çorbalarda, turşularda severek de yiyoruz.

Kuru fasulye yemeği için acı biberleri turşu olarak özel hazırlıyorum. Kızarmamış olan yeşil haldeki biberleri kavanozlara bir sıra halinde dolduruyorum. Üzerine kaynamış suyumuzu, tuzumuzu ve sarımsaklarımızı koyup kapatıyorum. Karanlık olan kilerimizdeki raflarda bulunduruyorum. Genellikle kışın güveçte yapılan kuru fasulye ile birlikte yemek nefis oluyor.


Bugün topladığım biberler artık sezonun son biberleri. Bu biberleri seçeceğim ve turşularda kullanacağım. Çünkü pul biberimizi ve turşularımızı daha önceden hazırlamıştık. Bunları kuracağımız kelem turşumuzda, karnabahar ve brokoli turşularında kullanacağım. Ayrıca komşular istemişti onlarada vereceğim.

Kara lahana yemeğinde bir adet arnavut biberini bütün olarak koyuyorlar yeterli oluyor. Bunun gibi daha bir çok yemeklerde kullanıyorlar.


Sevgi ve saygılarımla.
Fuat Gencal, Çavuşbaşı, 23. 11. 2009