Uzun zamandır sizlerden uzaktayım biliyorum. Nedense yazamadım. Bahçemle ilgili hiçbir şeyi paylaşamadım. Bilmiyorum neden tembellik ettiğimi. Aslında yazacak çok şeylerim var. Sizlerle paylaşacak çok yazılarım olacak ama neden bilmiyorum. Havaların sıcaklığımıdır, yoksa kıvırcığın verdiği buruklukmudur. yazamadım. Hepinizden özür diliyor ve neden elveda kıvırcık, hoşgeldin sümbül yazıma devam ediyorum.
Sizlerde biliyorsunuz kıvırcık tam 15 aylık olmuştu. Çok büyümüş ve şımarmaya başlamıştı. Artık hanım hizmetini yaparken elinde bir çubuk ile yanına girer olmuştu. Oyun oynamak maksadıyla hanıma kafa atmaya çalışıyor, zıplıyor, tekme savuruyordu. Kısaca artık bakıma zor olmaya başlamıştı. Geceleride rahat durmuyor duvarlara, bamfilara(bamfi=ineklerin yem yediği yer) kafa atıyor, ön ayakları ile bamfiya çıkıyor acayip ses yapıyordu. Zaten panik atak olan ben en ufak bir seste rahatsız olmaya başlıyordum.
Bir arkadaşım kıvırcıktan kendi arkadaşına bahsetmişti oda merak edip gelip görmek istedi. Bir hafta sonu gelip gördüler ve çok beğendiler. Şilede bulunan çiftliklerine damızlık olarak almak istediklerini söylediler. Önce olmaz deyip kabul etmedim. Kıvırcıktan bu şekilde ayrılamazdım. Kurban etmek onu cennete göndermek istedim fakat kurban için yaşı tutmuyor 3 ay la kaybediyordu. Hanım diğer kurbana kadar da bakılamayacağını, zapt etmenin çok güç olacağını söyleyip bu gelenlere vermemizi istedi. Bende gelen kişileri arayıp fiyatta anlaşırsak gelip alabileceklerini söyledim.
Bir hafta geçmediki beni aradılar ve cuma günü gelip kıvırcığı alacaklarını söylediler. Cuma sabahı ahıra indim son kez ana ve oğulun resimlerini çektim. Kıvırcık herşeyi anlamış olacakki bana çok garip bir şekilde baktı. Ve o bakışın altında" yapma beni anamdan ayırma" der gibiydi. Kamyonet gelene kadar anasıyla koklaştı, anasını yaladı. Gideceğini anlamış gibi annesine veda ediyordu.
Arkadaşım ve üç kişi daha geldiler. Kıvırcığı ahır dan çıkarmak ne mümkün gelen herkese saldırıyor. Gitmek istemiyordu. Hanımla birlikte yanına girdik biraz sakinleştirmeye çalıştık. Gelen kişileri ahır dışına çıkardık. Kıvırcığın gözlerini siyah bir örtü ile bağlayıp görmemesini sağladıktan sonra yanında bizde bulunarak zincirlerinden çözdük seve okşaya kamyonete bindirdik. Tabi ben biraz sulugöz olduğumdan başladım ağlamaya. Alan kişi Şile Karakiraz köyünde oturan Süleyman isminde bir arkadaştı giderken adreslerini verdi ne zaman isterseniz buyurun kıvırcığınızı görün dedi. Bende tamam dedim mutlaka geleceğim dedim ve onları uğurladım. Kıvırcık sanki askere gitmişti öyle hüzünlendimki bir müddet ahıra giremedim.
Kıvırcığın anneside çok etkilendi sürekli oğlunun bağlı olduğu demirleri, zincirleri kokluyor sanki oğlunu kokusunu arıyordu. Hanım bu durumu görünce hemen bahçegülü kıvıcığın yerine bağladı. Kıvırcığın kız kardeşlerini de bahçegülün yerine bağladı.Fakat inanmazsının bahçegülün sol gözünden yaşlar akmaya başlamıştı sıcakların etkisi ve sineklerin rahatsızlık vermeleri dolayısı ile bahçegülün gözü neredeyse kör olma noktasına gelmişti. Veterinerden aldığımız göz damlasını kullanarak gözünü iyileştirdik.
Kıvırcık gideli bir hafta olmuştu. Cumartesi günü hanım ve çocuklar arabaya atladığımız gibi Şile Karakiraz köyüne gittik. Yanımızda fotoğraf makineside vardı kızım ve oğlum resimlerini çekeceklerdi.Fakat benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Kıvırcığın adını değiştirmişler Rüzgar koymuşlardı. Rüzgar bey bizleri tanımamazlıktan geldi. Sanki yabancı kişilermişiz gibi yemeğini yemeye devam etti. Hani yanına girdiğimde kafasını uzatıp kaşı beni diyen kıvırcık bir haftada unutmuştu yada öyle görünmek istiyordu.Sadece hanım "oğlum unuttunmu beni" deyince biraz baktı kafasını uzattı. Fakat bizlere hiç bakmıyordu sanki küsmüştü benimle ve çocuklarla hiç ilgilenmedi. Bende Şile çekilen hiçbir resmi paşlaşmayacağım.
Sümbülümüz hayırlı ve bereketli olur inşaallah
Sevgi ve saygılarımla......